7 Mart 2015 Cumartesi

Toros Geçişi - 2013 : Notlar

http://www.bursaenduro.com/images/smilies/yeni/smile.gif
Yolculuk ile ilgili Notlar :

Benim Harcamalarım :
Benzin : 690 TL
Yemek : 241 TL
Konaklama : 98 TL
Diğer : 171 TL
Toplam : 1.200 TL


Benzin durumu :
Toplam : 2815 km.de ; 690 TL=143,01 Lt lik benzin kullanmışım
Ortalama : 0,246 TL/km=0,051 Lt/km yakmışım
(Benzin : 1 Lt=4,85 TL)

Konaklama :
4 gece otelde
4 gece çadırda kalmışım


Yapılan Yol :
Cuma : 396 km
Cumartesi : 502 km
Pazar : 172 km
Pazartesi : 232 km
Salı : 113 km
Çarşamba :136 km
Perşembe : 250 km
Cuma : 364 km
Cumartesi : 520 km
Toplam : 2685 km


GPS Kaydı :
Yol Odometre : 2614 km
Max Hız : 153 km
Hareket Zaman : 47 sa 24 dk
Hareket Ort. : 55,1 km/sa
Durulan : 44 sa 57 dk
Toplam Avrg. : 28,3 km/sa
Odometre : 2613,51 km




Toplam km.ler neden denk değil, bilmiyorum 



Toros Geçişi - 2013 : 8.gün

8. gün - 10.08.2013


Sabah erken kalktım, tüm gün yol gideceğim.

Etrafımızda koyunlar


Gölün sessizliği



Dönüşü ana yollardan değil de daha önceki rota izinden döneyim diye düşündüm.

Dönüş keyifli olsun diye Yalvaç-Yarıkkaya üzerinden dağlardan geçerek Afyon,Çay'a iniş şeklinde planlamıştım.

Yükledim rotayı arkadaşlarla vedalaştım çıktım yola.

Keyifli yollar



Ne güzel yerlerden geçirmişim rotayı, aferin bana :)
Pek sevdim bu dağ yolunu



Çay'a vardım, bir çay molası



Bi şekle bak.
Traş olmuş insana benzemişim ama dudak falan pörtlemiş elli çeşit irtifaya inip çıkmaktan



Bu arada bizim tayfa da kamp alanında toplanmış



Eğridir Gölüne doğru yola koyulmuşlar




Güzel yerlerden geçmişler




Lan!



Pardon yanlışlıkla koydum bu resmi :)



Keratalar güzel yerler gezmişler arkamdan baksanıza






Cumartesi akşam üzeri eve vardım.

Eşyaları olduğu gibi balkona attım.
Sıcak bir duş ardından güzel bir yemek ve koltukta uyuklamayı takiben uzun bir uyku ile Pazar'a daha dinç uyandım.

Bir gün erken dönmenin üzüntüsü vardı ama bu dinlenmeye ihtiyacım vardı.



Bu gezi de burada bitti.

Takip eden herkese teşekkürler.  

Toros Geçişi - 2013 : 7.gün

7. gün - 09.08.2013

Sabah çok erken kalkıp hastaneye gittim.
Gene serum taktırdım.
1 saat sonra otelin önüne geldim, takviyeyi yedim, iyiyim.

Bizimkiler biriyle sohbet ediyorlar. Katıldım, tanıştık. Kendisi de motorcuymuş, Mut'ta Avukatmış.
Rotamızı soruyo, rota tavsiyelerinde bulunuyo, alternatifler sayıyo falan.

Bizimkilerin bir kısmı adamın önerilerini beğenirken bir kısmı boşverin ya bildiğimiz gibi gidelim diyor.

Adam Mut'un bir köyündenmiş ve o gün köyüne milletvekili ziyareti olacakmış, festival mı ne varmış, isterseniz köyüme de buyrun, oralar da çok keyiflidir, oradan size bir rota çizerim güzel yollardan geçersiniz diyor.

Diğer yandan birkaç motorcu arkadaşını arıyor, bizden bahsediyor, organize etmeye çalışıyor, bir ilgi bir ilgi.

Dedik bi kahvaltı edelim, düşünelim.

Adam da bir işini görmeye gitti gelecek.

Ben adamın misafirperverliğinden çok mutlu oldum. Davetine de icabet ederek karşılık vermek istiyorum. Dönüp yoluma devam etmek uygun gelmedi bana.
Zaten aradığımız köy ortamı, dağlar yaylalar ve yerli halk ile muhabbet değil mi.

Ben ve Samet adamın köyüne gitme yönünde oy verirken diğer arkadaşlar kendi rotalarında gitmek istiyorlar.

Çıkışta ayrılıp bir süre sonra birleşme durumu da olduğundan ikiye bölünmeye karar verdik.

Ben Samet ile adamın davetine katılacak, oradan belirlediğimiz bir yerde buluşacağız.
Diğer arkadaşlar da kendi rotalarında giderek belirlediğimiz yere gelecek. Arada mesajlaşıp saati denk getirmeye çalışacağız.

Avukat geldi, yanında motorlu bir arkadaşıyla.
Durumu anlattık, kendisi arabayla gideceğinden, keyifli toprak yollardan götürmek üzere bize kılavuz olarak motorcu arkadaşını verdi.

Arkadaş önde biz arkada köylerine gidiyoruz

Seyir tepesinde durduk




Keyifli yollar aşarak köye gidiyoruz.


Avukatın köyü Elmapınar Köyüne geldik.

Bir meydanda hazırlıklar yapıyorlar.




Bizi buyur ettiler, bir masaya oturttular.




Köy halkı gelip gelip hoşgeldiniz diyor, muhabbet ediyor.
İkramlar geliyor-gidiyor.




Avukatın misafiri olmamız ve dışardan birileri olmamız sebebi ile bize ilgi bir hayli fazla.
Sanırsın milletvekili biziz.

Köyün ileri gelenleri falan geldi muhabbet ettik bir süre. Memleketi kurtardık :)

Çok oyalanmıyalım diğer arkadaşlarla buluşacağız diyip izin istedik.

Bize keyif alacağımız rota tarif ettiler inceden inceye.

Çıktık tarif edilen yol üzerinden Buluşma yerine doğru.

1700m civarında irtifada keyifle sürüyoruz, çorak arazide.

Önümüze ufak sayılabilecek yeşillik bir alan çıktı
Kocaman tek bir ağaç



ve hemen yanında su kaynağı havuzu


ve bir çift köylü.
Adını şimdi anımsayamadığım bir yayla.
O havuzda yerden su çıkıyor, kaynak orası.



Buz gibi ve cam gibi temiz sudan doyasıya içtik. Köylülerle sohbet ettik.
Bir ara oradaki bir arsayı motorla değiştirme pazarlığına da girdik ama anlaşma sağlanamadı. :)

Biraz dinlendikten sonra yola devam ettik.
Çok keyifli yollardı hakkaten.

Sertavul Geçidi 1650m den geçerken durup Avukatı telefonla arayıp hem vukuatsız anayola çıktığımızı bildirdik hem de teşekkür ettik rota için.


Bu arada diğer grupla haberleşiyoruz.
Onlar gerçek Yerköprü Şelalesine gitmişler. Çimiyolarmış :)





Yolları kapalı imiş falan epey oyalanmışlar.


Bozkır'da buluşacağız demiştik ama onlar bizden geride kaldı.

Bi de Toker'in lastik patlamış ona oyalanmışlar



Biz Bozkır!a geldik ama onlar epeyce gerideler. Aradık dedik ufak ufak ilerleyelim ilerde buluşuruz.

Ağır tempoda giitik yolda tarlalara baka baka


Kabak olduğunu tahmin ettiğim ama kavun veya karpuza da benzeyen bitkiyi yakından inceledim.


Bişi anlamadım, devam ettim.



Arada diğer grupla mesajlaşıyoruz konum-saat bildiriyoruz.

Aramızda 1 saat kadar var.

Seydişehir'de yemek yiyelim bekleyelim dedik, girdik bir esnaf lokantasına.

Ekonomik ve lezzetli yemekleri yedikten sonra bi son durum araması yapalım dedik.

Arkadaşlar yemeğe oturmuşlar ve uzunca bir süre oyalanmışlar.
Aramız 2 saat kadar açıldı.

Dedik o kadar oturarak beklenmez, biz önden gidelim, bir kamp yeri bulalım, çadırı atalım, onlar sonra gelsinler.

Şurasımı burasımı diye yavaş yavaş gidip kamp yeri bakıyoruz Samet'le.

Beyşehir Gölüne geldik, Göl boyunca gidip yer bakmaya devam ediyoruz.

Düzgün bir yer bulamadık.


Nihayet Beyşehir Gölü bitişine yakın Kıreli'nde durup yerlilere sorduk varmıdır güzel bir kamp yeri diye. 4 km uzakta göl yanında Tolca'da yer bulursunuz dediler.

Oraya da bakalım diye girdik.

Göl yanında muhtelif yerler var




Bi turlayıp yeşillik yanında yer beğendik.





Attık çadırları




Samet gene çadırını benden uzağa kurdu, horluyorum diye :)



Soyunup dökünüp çadır kurma işini bitirdikten sonra diğer ekiple haberleşmeye çalışıyoruz. Yerimizi koordinat ve tarif olarak mesaj çekmiştik zaten.

Çok gerideler hala.
Ya çok ağırdan alıyorlar ya da çok oyalanıyorlar anlamadık gitti, o kadar ağır gelmemize rağmen gelemediler bir türlü.

Hava kararmak üzereyken Taner aradı. Beyşehir'delermiş ve artık daha fazla gitmek istemiyorlarmış, orada bir otele geçeceklermiş.

Yav az mesafe kaldı, bi yarım saat kadar daha devam edin gelin işte dediysek te ikna edemedik, otele geçtiler.

Bir süre sonra iki motor geldi. 
Aaaa Bülent abi ve Toker.
Hayırdır siz kalmadınız mı dedik.
Meğer onlar da tempodan sıkılıp biraz uzamışlar derken onlar da ikiye ayrılmış.
Bunlar bizim kampa doğru tempoyu artırıp gelirlerken arkalarındaki Taner,dilek, cem Beyşehirde kalmaya karar vermişler bunların haberi yok tabii.

Velhasıl o gün bi toplaşamadık. Akşamını da ayrı ettik.

Bunlar da otel çocuklarının fotoları



Sizce bu mu rahat



Bu mu?



Biz de akşam karanlığında göl kenarında yıldızları seyrederek muhabbete koyulduk.

Bugün Cuma. Yarınki planı konuşuyoruz.

Ben hastalığım sebebi ile pek keyifsizim ve bir an önce eve dönme arzusundayım.
Bülent abi ise haklı olarak, daha 2 gün var niye döneyim yolu dolaştırıp bir gün daha konaklayacağım diyor.

Ben ayrılsam yarın direk dönüşe geçsem olur mu diye izin istiyorum.
Anlaşıyoruz.

Onlar yarın oteldekilerle buluşup Eğridir Gölü taraflarına dönecek ve bir gün daha geçirecekler.

Ben ise 550-600 km kalan yolu tek seferde sürerek akşama evde olacak, Pazar günü evde dinleneceğim.

Yatıp uyuduk.

Toros Geçişi - 2013 : 6.gün

6. gün - 08.08.2013


Dün akşamdan itibaren bende başlayan cırcır ve halsizlik gece iyice ilerledi.
Yanımda getirdiğim ishal önleyici ilaçları içmeme rağmen düzelmedi.
İyi ki evde konaklıyoruz, dağda çadırda olsaydık ne yapardım, elli sefer gittim WC'ye.

Zaten yarım yamalak uyuduğumdan sabah erken kalktım.
Amacım hareket saatinden önce bi hastaneye gidip iğne/ilaç almak.
Uyanan arkadaşlara bilgi verdim, hemen toparlanıp çıkacak, bunlar kahvaltı edecekleri yere geleceğim.

Sabah Samet'in evden manzaralar;





Çamlıyayla Hastanesine gittim, durumu anlattım.
İlaç falan değil de hemen ayağa kaldıracak bi iğne yapmasını rica ettim.
İğne + serum önerdi. Vakit vardı, serumu taktırdım.

1 saat kadar sonra hastaneden çıkıp arkadaşların kahvaltı yaptığı yere geldim.
Gayet iyiyim, serum ayaklandırdı beni.

Taner geceden gelmişti, sordum o da iyiymiş, toparlamış.

Baktım tayfa kahvaltıyı uzatıyor, benim iştah hala yok, bir berbere girip traş oldum, hafifledim.

Traş + serum = harika hissediyorum, motivasyon on numara.

Hacılar ben gene uzuyorum önden, siz de gelirsiniz diyip çıkıyorum yola.

Bol oksijenli yollardan gidiyorum



Bir çeşme başında bekledim arkadaşları.
Toker geldi, diğerleri henüz yok.
Devam ediyim ben dedi, ok ama biraz ilerde rotada bir sapak göreceksin oraya gir-çık yapmayacağız düz devam et dedim saldım gitti.

Bir süre daha bekledim, gelmediler, sıkıldım.
Ben de devam ediyim ufak ufak diyip çıktım.

Epeyce gittikten sonra telsizden anons geldi, bizimkiler arıyor.
Demin geçtiğim derede durmuşlar, yüzeceklermiş, bizi geri çağırıyolar.

Toker önde, onlar arkada. Ben ortadan Toker'e anons ediyorum duymamıştır diye, geri gel diyorum, cevap yok.

Haydaaa, adam duymadı devam edecek, arkadakiler ise mola verdi.
Herhalde bi noktada durup bekler ya da geri döner diyorum ve geri dereye dönüyorum.




Bizimkiler soyunmuşlar bile



Buz gibi derede çimiyolar






Ben soyunmaya üşendim, soğuk sudan çok hoşlanmam da, gölgede bekliyorum



Bir taraftan Toker'i merak ediyorum, dönmedi.
Bizimkilere biraz acele edin hadi, Toker tepede bizi bekliyodur diyorum ama Taner tutmuş kamp ateşi yakmaya başlamış.



Bunlar karı koca psikopat. Rahat insanlar, yayılmaya bayılıyolar, keyif insanları :)
Kocası kamp ateşi yakarken Dilek'te durun bi kahve yapayım diyor



Bağır-çağır, mızmız-mızmız huzurlarını kaçırmaya çalışsamda tam başaramadım, kahvelerini içtiler, çıktık.

Tırmanıyoruz, 2700mt deki platoya çıkacağız








Ortam çoraklaştı artık, yükseldik.





Şu arkadaşlara rastlıyoruz. Kendileri dağcılık okulundan.

"La olm manyakmısınız, niye o minicik çıkıntılarda durmaya çalışıyosunuz, nasıl çıktınız ve nasıl ineceksiniz, yerde dursanız olmuyomu" diyorum.


Yanlarından geçmek zorundayım, korkuyorum motor sesinden heyecan yapıp düşmesinler diye çok yavaş geçiyorum dağcı kardeşlerin yanından.

Gene önde tek başımayım, arada durup bekliyorum



Platoya çıktık, yörüklerin yanında mola veriyoruz.



Buraya kadar Toker'e rastlamadık, nerede bekliyo ki bizi acaba?
Yörüklere soruyoruz bir motorcu geçtimi diye, yok diyolar, iki saatir buradayız kimse geçmedi.

Haydaaa... Hafif kızgınlık yanında endişe başlıyo.

Bir süre daha telsizle anons edip durduk.
Dedik biraz daha gidelim belki bi yerden yanlış girip ilerde rotaya bağlanmıştır.

Platoda devam ettik, baktık Toker hala yok.

Nerede bu adam. Rotayı mı karıştırdı başka yere mi gitti, buradan geçti de bunlar mı görmedi, lan kayalık kayalık yerlerden çıktık Allah muhafaza bi kaza falan olmasın tek başına...

İyice endişelendik. Kötü şeyler düşünmek istemiyoruz ama onca yoldur geliyoruz bulamadık, önde değildir bu kadar gitmeden durup beklerdi herhalde diyoruz.

İki kişi geri dönüp daha detaylı kontrol etmeye çıkıyor.

Biz de dökündük bekliyoruz.



Yolu gözlüyoruz ufukta, bir süre sonra uzaktan motorları görmeye başladık, saydık 3 tane.
Yaşasın Toker aralarında!

Geliyolar durumu öğreniyoruz.

Meğer o bahsettiğim rotada girmeyeceğimiz sapağa girmiş bu.
20 km gidip gelmeli bir yoldu, gitmemeye karar vermiştik ama rotada görünr haldeydi.
Salarken Tokeri uyarmıştım ama dikkatinden kaçmış, gitmiş beklemiş geri dönmüş.
Biz derede çimerken o oralardaymış meğer, arkamızdaymış yani.

La ne korkuttun bizi diyip kaska şaplağı patlatıyoruz.



Plato üzerinde yola devam ediyoruz.
Önümüzde Aksıfat vadisi var.
Tepeden görüyoruz. Dere de var.



Anam! İniş yolu da nasıl güzelmiş.



Keyifle vadiye iniyoruz, serin serin.



Vadi boyunca gidiyoruz



Şehire buradan su gidiyomuş, havuzu


ve boruları



En uzun rota bugün olduğundan geri kalan yolu biraz tempolu sürüyoruz.
O yüzden hiç foto çekmemişiz.

Hedef Mut.
Akşam hava kararırken Mut'a varıp otel ve yemek işini hallediyoruz.
Benim serumun etkisi geçmeye başladı, halsizlik var. Az ve sade yemek yiyip eşyaları zor bela odaya çıkarıyorum.
Arkadaşlar muhabbete oturuyorlar, ben bi hastaneye gideyim diyorum.

Hastaneye gidiyorum ama bu nasıl kalabalık, bekle bekle sıra gelmiyor.
Vazgeçip otele dönüyorum. Sabah giderim hastaneye diyorum.

Fena haldeyim, yarın daha beter mi olacağım acaba diyorum.
Daha önümüzde çok yol var. Kuvvet lazım.

Diğer arkadaşlar da yorgun, herkeste bi halsizlikler var.
Diyorlar ki yarından sonra rotayı takip etmeyelim, daha hafif yeni bir rota yapalım dönüşe doğru.

Bana uyar diyorum, bende motor sürecek hal yok zaten.
Siz rotayı çalışın ben yatmaya gidiyorum diyip istirahate çekildim.


Tüm ilaçları yutup yattım.