4. Gün - 06.08.2013
Herkes bi tarafta yatıyoruz.
Sabah kalkıyoruz.
Ve sevgili botum geldi.
Soldaki pis-kaka kötü bot, sağdaki ciciii..
Asfalt botum MX bot kadar korumalı olmasa da razıyım en
azından vurmuyo.
Ekip kahvaltı halinde
Ekip hareket etmeden, ben önceden çıkıp şehire (Karaisalı)
uğrayacak ve MX botumu kargoyla eve göndereceğim zira eşşek kadar bişi, boşuna
taşımayayım.
Kargoyu verip ekiple buluşma yerine hareket ediyorum.
Bugün Hacıkırıyı geçicez, şu meşhur Belemedik yolu. Anamız
ağlıycak.
Yolda Çarşı grubuna rastlıyorum
Siyaaaaahhhh - Beyaaaaaazzz...
Varda Köprüsü
Buluşma yerimiz Hacıkırı'ya geldim, kimse yok.
Bir süre bekledikten sonra nihayet telsizle ulaşabiliyorum.
Varda köprüsünden hemen sonraki çardakta
oturmuşlar.
Gittim yanlarına.
Hareket edeli 1 saat olmuş ama burada da yayılıcaz :)
Varda köprüsünden biraz sonra geçecek olan treni bekleyip
geçişini izliycez ve fotoğraflıycaz.
Beklerken köprünün üstünde geziniyoruz.
Bazen de hayattan bıkıyoruz
Aha! Deli Toker motoruyla geliyo köprüye
Kendini tren sanan Toker demiryolunda turluyo
Olm git başka yerde oyna..
Tren gelsin de gör..
Al işte!
Döndürmeye çalışırken yatırmış.
Hep beraber kaldırıyorlar.
Hadi çabuk tren gelecek..
Neyse yoldan çıkıyorlar, biraz sonra da beklediğimiz tren
geçiyor
Basın da fotoğraflamak için yerini almış
2 saat oyalandıktan sonra hareket ediyoruz.
Önümüzde Belemedik geçişi var.. fena...
Hacıkırı, Belemedik, Taşdurmaz denen geçiş hakkaten fena.
Almanlar savaş vakti intikal için kayadan dağı kırarak yol
yapmışlar, da hangi araç oradan gider onu anlamadım.
Bir tarafı kaya diğer tarafı km.lerce yükseklikte uçurum.
Ağaç falan yok.
Yolun eğimi çok dik ve düz değil, virajlar var. Yani salıp
gitmelik değil, duramaz uçarsın.
Zemin taş ve kaya parçaları dolu. hepsi oynak.
Düzgün bir iz yakalayayım diyosun birazdan kaya-taşla bitiyo
mecbur başka çizgiye geçiyosun.
ama geçemiyosun zira o arada çakıl havuzu var ve
durduramadığın motoruna yuvarlanan taşların üstünde yön vermek çok kolay
olmuyo.
Çok antremanlı ve çok hafif motorla bu inişi zayiatsız
geçmek mümkün.
4 sene önce 1150GS ile durarak, santim santim kayarak 3
kişiyle indiğim yolu bu kez XT ile daha rahat inmeye başladım.
Durmadan ama yavaşça iniyorum. Durmak istesem de düşmeden
duramam zaten.
En öndeyim, Anrenalin tavan yapmış halde, öndekinden
referans alacak durumum da yok, önceden yürüyüp yolu görmüş, yer beğenmiş te
değilim.
Anlık çizgimi seçiyor, motoru kompresyonda ve olabildiğince
frenleyerek seke seke iniyorum.
Bitmiyor mübarek. Bu kadar uzun muydu burası yahu.
Hala düşmedim ama düşmem lazım.
Kendime şaşar halde düşmeden epeyce gittikten sonra nihayet
bir çakıl havuzunda yatırıyorum yavaşça.
Herhangi bir zayiat yok, motoru kaldırıyor kalan son birkaç
metreyi de inip yolun düzeldiği yerde parkediyorum. Huh bitti!
Arkadan Taner'ler geliyor.
Dilek arkasında iken bu inişi nasıl inecek derken o da son
metrelerde yatırıyor motoru. Ama oraya kadar bile gelmesi mucizeydi.
Kalkıp biz iyiyiz işareti yapıyorlar. Hatta Dilek acaip
keyif almış bidaa inelim diyo.
Ardından Bülent abi geliyor, başarılı..
Son metrelerde o da kontrolü kaybediyor, öndeki parketmiş
motorlardan irkildi sanırım.
Devam etmeden önce yolu biraz daha
göstereyim
İnişe devam, Samet geliyor.
Yüksek sele KTM Adv'ye rağmen uzun bacakları sayesinde işi
vukuatsız kotarıyor.
Ben de oturmuş sırayla gelenleri bekliyorum. Bu nokta son
bölüm ve en pisi.
Aslında en pisi değil ama yukarıdan beri artık düşmem gerek
modunda gelinen yer olduğundan burada bi koyverme oluyor.
Sırada Toker var, hafif motoru ve tecrübesi ile güzel bir
çizgi yakalayıp hızlıca ve direk iniveriyor.
Alkışlarımız Toker'e.
Motorları düzlükte boncuk gibi dizmeye başladık.
En arkadaki Cem'i bekliyoruz, telsizle anans ediyoruz hadi
gelsene diye
Cem aramızda off-road tecrübesi en az olan arkadaşımız.
Üstelik en ağır motor da onda F800GS.
Yukarıda bi yerde artık bitmiş halde bekliyor.
Gelin indirin motoru bende mecal kalmadı diyor telsizle.
Biraz ben biraz Samet yardım ederek indiriyoruz emanet
motoru
Ekip tamamlandı. Hakan bugünkü rota onun motoruna uygun
olmadığından sabah asfalttan akşamki konaklama noktasına gitmek üzere
ayrılmıştı.
Bundan sonraki yol buraya göre daha kolay.
Biraz soluklandıktan sonra devam ediyoruz.
Allahaısmarladık Belemedik.
Bu ikinci geçişim, ne gerek var bu kadar eziyete, bir daha
gelmem artık diyorum.
(İlerde fikrimin değişme hakkı saklıdır)
Zorlu inişi zayiatsız atlattıktan sonra devam ediyoruz.
Sonraki mola yeri Pozantı.
Hem depoları dolduracağız hem de asfalttan oraya gelecek
olan Hakan ile buluşup yemek ve belki konaklamak üzere Amcabey'in tesisine
(Madenköy) geçeceğiz.
Merak ettim tırmandım, baktım sesler geliyo, hooo hooo diye
girdim deliğe
Baktım demiryolu tüneli ve bir grup işçi kanal çalışması
yapıyor
Demin geçtiğimiz Hacıkırı demiryolu bu dağın içinden
geçiyomuş meğer.
O tepişip durduğumuz inişin solundaki kayanın içinden tren
geçiyomuş.
Yola devam ediyorum, az önce yanlış mı gördüm dediğim
hareketin sahibini yakalıyorum.
Yurdum insanı, scooter ile Pozantıdan gelip Hacıkırıya
gidecekmiş bizim tepiştiğimiz noktada çıkmaya yememiş geri dönüyomuş.
Cesaretini takdir edip kısa bi muhabbet ediyor yola
çıkmasını öneriyorum.
Başına birşey gelirse veya kalırsa falan arkadan gelelim biz
diye.
Biraz ileride 2009 da çıkamadığım bir rampa olmalı. Gevşek
zeminli dik uzun bir çıkıştı, lanet yeri bir türlü çıkamamış sonunda gücüm
tükenip Hollandalı Auke den yardım istemiştim. O çıkartmıştı zar zor.
Bu scooterlı kardeş orada kalacaktır diye biraz oyalanıp
ardından çıktım.
Tam yerini bulamadım sanırım ama herhangi bir yerde
takılmadan gittim, ya yollar düzelmiş ya da motor/lastik daha uygun diye
hissetmedim.
Scooter cı amca da yoktu ortada o da gitmiş demek ki.
Keyifli yollar geçerek Pozantıya yaklaşıyoruz.
Pozantıda telsiz menziline girdiğimizde Hakan'ın bizi
beklediği benzinciye gidiyoruz.
Sıcaktan bunalmış Hakan'ı buzla serinlerken buluyoruz
Benzinleri doldurup kısa bir dinlendikten sonra Madenköy'e
devam ediyoruz
Amcabeyin tesisinde yemek molası veriyoruz
Yemekte iyice yayılıp bira faslına da geçiyoruz
Derken böyle olmayacak bu akşam burada kalalım en iyisi
diyip motorları düzgünce parkediyoruz
2009 da da burada konaklamıştık.
Etrafta bir sürü Çardak var, minderleri serip ağaçların
altında açıkta uyuyacağız.
Bugünkü zorlu inişin yorgunluğunu yoga ile atmaya çalışan
Cem : - Sevgi içimizde
Cem : - Sevgi içimizde
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder