7 Mart 2015 Cumartesi

Toros Geçişi - 2013 : 6.gün

6. gün - 08.08.2013


Dün akşamdan itibaren bende başlayan cırcır ve halsizlik gece iyice ilerledi.
Yanımda getirdiğim ishal önleyici ilaçları içmeme rağmen düzelmedi.
İyi ki evde konaklıyoruz, dağda çadırda olsaydık ne yapardım, elli sefer gittim WC'ye.

Zaten yarım yamalak uyuduğumdan sabah erken kalktım.
Amacım hareket saatinden önce bi hastaneye gidip iğne/ilaç almak.
Uyanan arkadaşlara bilgi verdim, hemen toparlanıp çıkacak, bunlar kahvaltı edecekleri yere geleceğim.

Sabah Samet'in evden manzaralar;





Çamlıyayla Hastanesine gittim, durumu anlattım.
İlaç falan değil de hemen ayağa kaldıracak bi iğne yapmasını rica ettim.
İğne + serum önerdi. Vakit vardı, serumu taktırdım.

1 saat kadar sonra hastaneden çıkıp arkadaşların kahvaltı yaptığı yere geldim.
Gayet iyiyim, serum ayaklandırdı beni.

Taner geceden gelmişti, sordum o da iyiymiş, toparlamış.

Baktım tayfa kahvaltıyı uzatıyor, benim iştah hala yok, bir berbere girip traş oldum, hafifledim.

Traş + serum = harika hissediyorum, motivasyon on numara.

Hacılar ben gene uzuyorum önden, siz de gelirsiniz diyip çıkıyorum yola.

Bol oksijenli yollardan gidiyorum



Bir çeşme başında bekledim arkadaşları.
Toker geldi, diğerleri henüz yok.
Devam ediyim ben dedi, ok ama biraz ilerde rotada bir sapak göreceksin oraya gir-çık yapmayacağız düz devam et dedim saldım gitti.

Bir süre daha bekledim, gelmediler, sıkıldım.
Ben de devam ediyim ufak ufak diyip çıktım.

Epeyce gittikten sonra telsizden anons geldi, bizimkiler arıyor.
Demin geçtiğim derede durmuşlar, yüzeceklermiş, bizi geri çağırıyolar.

Toker önde, onlar arkada. Ben ortadan Toker'e anons ediyorum duymamıştır diye, geri gel diyorum, cevap yok.

Haydaaa, adam duymadı devam edecek, arkadakiler ise mola verdi.
Herhalde bi noktada durup bekler ya da geri döner diyorum ve geri dereye dönüyorum.




Bizimkiler soyunmuşlar bile



Buz gibi derede çimiyolar






Ben soyunmaya üşendim, soğuk sudan çok hoşlanmam da, gölgede bekliyorum



Bir taraftan Toker'i merak ediyorum, dönmedi.
Bizimkilere biraz acele edin hadi, Toker tepede bizi bekliyodur diyorum ama Taner tutmuş kamp ateşi yakmaya başlamış.



Bunlar karı koca psikopat. Rahat insanlar, yayılmaya bayılıyolar, keyif insanları :)
Kocası kamp ateşi yakarken Dilek'te durun bi kahve yapayım diyor



Bağır-çağır, mızmız-mızmız huzurlarını kaçırmaya çalışsamda tam başaramadım, kahvelerini içtiler, çıktık.

Tırmanıyoruz, 2700mt deki platoya çıkacağız








Ortam çoraklaştı artık, yükseldik.





Şu arkadaşlara rastlıyoruz. Kendileri dağcılık okulundan.

"La olm manyakmısınız, niye o minicik çıkıntılarda durmaya çalışıyosunuz, nasıl çıktınız ve nasıl ineceksiniz, yerde dursanız olmuyomu" diyorum.


Yanlarından geçmek zorundayım, korkuyorum motor sesinden heyecan yapıp düşmesinler diye çok yavaş geçiyorum dağcı kardeşlerin yanından.

Gene önde tek başımayım, arada durup bekliyorum



Platoya çıktık, yörüklerin yanında mola veriyoruz.



Buraya kadar Toker'e rastlamadık, nerede bekliyo ki bizi acaba?
Yörüklere soruyoruz bir motorcu geçtimi diye, yok diyolar, iki saatir buradayız kimse geçmedi.

Haydaaa... Hafif kızgınlık yanında endişe başlıyo.

Bir süre daha telsizle anons edip durduk.
Dedik biraz daha gidelim belki bi yerden yanlış girip ilerde rotaya bağlanmıştır.

Platoda devam ettik, baktık Toker hala yok.

Nerede bu adam. Rotayı mı karıştırdı başka yere mi gitti, buradan geçti de bunlar mı görmedi, lan kayalık kayalık yerlerden çıktık Allah muhafaza bi kaza falan olmasın tek başına...

İyice endişelendik. Kötü şeyler düşünmek istemiyoruz ama onca yoldur geliyoruz bulamadık, önde değildir bu kadar gitmeden durup beklerdi herhalde diyoruz.

İki kişi geri dönüp daha detaylı kontrol etmeye çıkıyor.

Biz de dökündük bekliyoruz.



Yolu gözlüyoruz ufukta, bir süre sonra uzaktan motorları görmeye başladık, saydık 3 tane.
Yaşasın Toker aralarında!

Geliyolar durumu öğreniyoruz.

Meğer o bahsettiğim rotada girmeyeceğimiz sapağa girmiş bu.
20 km gidip gelmeli bir yoldu, gitmemeye karar vermiştik ama rotada görünr haldeydi.
Salarken Tokeri uyarmıştım ama dikkatinden kaçmış, gitmiş beklemiş geri dönmüş.
Biz derede çimerken o oralardaymış meğer, arkamızdaymış yani.

La ne korkuttun bizi diyip kaska şaplağı patlatıyoruz.



Plato üzerinde yola devam ediyoruz.
Önümüzde Aksıfat vadisi var.
Tepeden görüyoruz. Dere de var.



Anam! İniş yolu da nasıl güzelmiş.



Keyifle vadiye iniyoruz, serin serin.



Vadi boyunca gidiyoruz



Şehire buradan su gidiyomuş, havuzu


ve boruları



En uzun rota bugün olduğundan geri kalan yolu biraz tempolu sürüyoruz.
O yüzden hiç foto çekmemişiz.

Hedef Mut.
Akşam hava kararırken Mut'a varıp otel ve yemek işini hallediyoruz.
Benim serumun etkisi geçmeye başladı, halsizlik var. Az ve sade yemek yiyip eşyaları zor bela odaya çıkarıyorum.
Arkadaşlar muhabbete oturuyorlar, ben bi hastaneye gideyim diyorum.

Hastaneye gidiyorum ama bu nasıl kalabalık, bekle bekle sıra gelmiyor.
Vazgeçip otele dönüyorum. Sabah giderim hastaneye diyorum.

Fena haldeyim, yarın daha beter mi olacağım acaba diyorum.
Daha önümüzde çok yol var. Kuvvet lazım.

Diğer arkadaşlar da yorgun, herkeste bi halsizlikler var.
Diyorlar ki yarından sonra rotayı takip etmeyelim, daha hafif yeni bir rota yapalım dönüşe doğru.

Bana uyar diyorum, bende motor sürecek hal yok zaten.
Siz rotayı çalışın ben yatmaya gidiyorum diyip istirahate çekildim.


Tüm ilaçları yutup yattım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder